30 Aralık 2011 Cuma

Yılbaşı Gecesi




Önceki senelerde bir kez sevgilimle yılbaşını geçirmiştim gece 2dede evde olmustum ama romantik bir yılbaşıydı.Gerçi öküz sevgilim bana birşey almamıştı ama onun yanında olmak bile harika bir duyguydu.Adam bildiğin kek almış pastaneden bunu yiyecez dedi,bende işten çıkıp yanına gitmiştim akşam 10da,açlıktan ölmüştüm.Bir yılbaşındada ailecek bir eğlence yerindeydik.Yalnız öyle bir yerki milletle götgöte çiftetelli falan oynamıştık,halay çekmiştikki.Ben rock müzik,yabancı müzik seven birisiyim,Türk müziklerininde bazı kulağıma hoş gelen şarkıları dinlerim.Ama milletle artık nasıl eğlenmişsek dipdibe artık akraba olma modundayız.O gecenin aklımda kalanı ise tavuklu pilavımın içine,yukarıdaki asılı balonların bir anda aşağı inmesiyle garsonların onları iğneyle patlatması (cok acıklayıcı anlattım) sonucu,yemeğimin içinden çıkan balon taneleri.. Ve yine aç kalmıştım.. Bir kerede annemin en yakın arkadaşı ve onların kızlarıyla saat 12 olmadan dışarı çıkmıştık,maksat dışarda yenı yıla gırelımde bütün sene gezelim..Ama güzeldi dısarda havai fişekleri izlemiştik,herkeste dışardaydı ana caddede.Yalnız yine anlamadığım evden çıkmadan kaşlarımı almıştım,nedenide yenı yıla gırerken tüylü kaşlarımla girmiyimde bütün sene güzel olayım ne alakaysa..Yani sevgiliylede,dışardada,eğlence yerindede geçirdim yeni yılı.En güzeli evde geçirmek,hem kazık yemiyosunuz,hemde rahatça pijamalarla,isteğiniz şekilde tv izleyerek,yemeğinizi yiyip,içeceklerinizi içebiliyorsunuz. Daha huzurlu evde yılbaşı.Yılbaşını bende evimde televizyon izleyip geçireceğim,hatta kanal olarak starı izleyeceğim.Çok güzel hareketler var en azından gülerek girelim 2012ye..


Kırmızı donumu,narımıda aldım.Narı 12 olurken yere atıp kıracağım,bereket için,kırmızı donumuda gece boyu gıyecemkı şanslı olayım.Bılıyorum batıl ınanc dıyeceksınız ama ben yenı yıl ruhunu sevıyorum,renkli renkli mağazaların süslenmesi..Çam ağacını süslemek..Umut verici şeyler..Heyecanlı şeyler..Yeni bir yıla giriyoruz sonuçta mutlu olarak girelim,bide yılbaşı ağacımı süsledim ışıklandırdım,birde nikahsekerleri suslerıme ek olarak doğum yapan arkadasımın bebek sekerınıde ekledım manası var ağacımın,eski kartvizitimide koydumki bu sene kesin müdürüm:)) kartvizitteki yetkili ünvanının üstünü çizip yönetmen yazdım :) heee bide unutmadan para sayarak giricem bol paralı bir yıl olsun 2012,sağlıklı,mutlu,huzurlu olsun..Bütün kötülüklerin bizden uzakta olduğu,iyi insanların kazandığı bir yıl olsun..


Yeni yıl kutlaması için gerekli malzemeler:
-kırmızı don
-nar
-yiyecek&içecekler (limitsiz)
-çam ağacı
-internet
-pijama
-terlik
-tv 
-sevdiklerim ve huzur :)


Her an son dakika gelişmesi olarak yazı yazabilirim,yılbaşında evde olduğum için,facebookta kim nereye gitmiş,ne yapmış onlarıda takip edeceğim.Buradan yazanlar olursa onlarıda memnuniyetle takip edeceğim.
Herkese Mutlu Yıllar..Hoşgel 2012 umarım iyi insanların yılı olursun :)


yeniyıl yeniyıl yeniyıl herkese kutlu olsun diyen biricit,bir yılıda geride bırakmasıyla yaşlandığını anladı,evde kaldığını zaten anlamıştıda hem yaşlı hemde evde kalmış olarak en iyisi evimde hanım hanımcık durayımda ne gidicem taksimlere yılbaşında zaten her yılbaşı sürekli bir olaylar var dedi kendide içlenmiş bir halde hindinin yanına içli pilav yapıyor şu anda.
resimler alıntıdır

29 Aralık 2011 Perşembe

Güle Güle 2011


2011 gitmene 2 gün kaldı ama ben hiç üzüntülü değilim.. Bir an önce bitmeni istiyorum.Çünkü bu sene hayattan öğreneceğim o kadar çok şeyi öğrettinki 29 yaş yaşlandırdın beni.
Bana neleri öğretmedin ki? Dostun ne demek olduğunu öğrettin mesela.Arkadaşlığın güzelliğini bilirdim,ama dostumu tanımayı öğrettin bana.İnsanların iç yüzünü görmemi sağladın.Bu yıl içinde ne kadar değişik karakterde insanlar tanıttın bana,bu senin uğursuzluğundan mı yoksa benim aptallığımdan kaynaklanıyordu bilemedim.
Ölümleri hatırlattın bana.Sanki hiç aklımızdan çıkmıyormuş gibi.Biliyorum 2011 diyeceksinki benimle ilgili değil doğanın kanunu bu,belkide haklısın ama bütün acılarıda 2011emi sakladın...Sağlığın ne denli güzel olduğunu hatırlattın,değerini varken bilemeyiz ya.En yakın dostlarımın evlilik haberlerini, hatta ikisinin hamile olduklarını,doğum haberlerini aldırdın,belkide sadece 2011in beni en mutlu ettiği anlardı bunlar.


Aşkın yine olmadığını öğrettin,sağol 2011 bu konuda beni yine yanıltmadın.Tam sevecekken aşık olacakken aşkı yine yok ettin.Ne uğursuzsun be 2011 bi yürü git..


2011 bitmene üzülmüyorum biliyor musun?İş hayatında kimseye güvenilmeyeceğini öğrettin bana..İşyerimde yüzüme gülüp,arkamdan iş çeviren insanlarıda gösterdin bana,kıskançlığından türlü numaralar yapanıda,kendini hep bir halt sanan kaşar kadın ve erkekleride..Hiç yaratıcı olmadığımı hakaret olarak mı yoksa iltifat olarak mı almalıydım,bilirsin yaratmak SAP programında bir komuttur,ama sadece Allah yaratır..Üzülsem mi yaratıcı olmadığıma sevinsem mi 2011..
Bana her ne olursa olsun,hayatı yaşama gücünü,pozitif olmayı öğrettin..Yalnız bunu sen mi öğrettin yoksa ben mi acılara dayanıklıydımda böyle oldum bilemedim 2011..
O yüzden 2011 mümkünse bir an önce bit kazasız belasız felaketsiz..Korku filmi gibiydin 2011 daha fazla hiç kimseyi üzmeden..s..git. 2011!


Bu arada lütfen eski sevgililerimde yılbası gecesi mesaj falan atmasınlar,bayramlarda önemli günlerde utanmadan smsler yazabılıyorsunuz,tabıı bugunler size göre afdileme günleri ama artık geçmişime bir sünger çekiyorum,eskileri istemiyorum..Hepinizi 2011in aşk çöplüğüne gömüyorum.

2011e İsmailYK nın tüm şarkılarını gönderen Biricit,birazdan dışarı çıkıp yılbaşı alışverişi yapacak hindi falan alacak.
Resim alıntıdır

28 Aralık 2011 Çarşamba

Mutlu Etme Mimi



'karşımızdakini mutlu edebilmek için yapabileceğimiz 10 şey' i yazıyoruz,sonrada 10 kişiye bunu gönderiyoruz.

1-Mutlu olmak,kendiniz mutlu değilseniz karşınızdakini mutlu edemezsiniz.Ama bir örnek dışında palyaçolar vardır mesela,içi kan ağlar belki mutsuzdur ama yine sizi güldürüp mutlu etmeye çalışır.Bu da demektirki kendiniz mutlu olmasanızda yinede mutlu edebilirsiniz.Tek başına mutlu olmakta yeterli değildir.
2-Karşınızdaki insana değer vermek,karşınızdaki insana değer vermiyorsanız mutlu etme şansınız yoktur.
3-Bir insanı sevmeden mutlu edemezsiniz,o sizi sevmesede siz onu seviyorsanız mutlu edebilirsiniz onu.Koşulsuz sevgi olması gerekir.
4-Kadınları mutlu etmek zordur derler,buna sakın inanmayın aslında bizler küçücük şeylerle bile mutlu olabiliriz.Bir sms bile bizi mutlu edebilir.
5-Sürprizler,ummadığınız anda yaptığınız tatlı sürprizlerle karşınızdaki insanı mutlu edebilirsiniz,çiçekler,çikolatalar (ay lav yuu çikolataaa)
6-Önemli günleri unutmamak,evlilik yıldönümü,doğum günleri,sevgililer günü.Hem eşinizin veya sevgilinizin yada arkadaşlarınızın özel günlerinde onları hatırlayın,hiçbirşey yapamazsanız telefonla arayın,yemeğe götürün eşinizi,çiçekler alın,mutlu edersiniz.
7-Dertlerine ortak olmak,dostunuzun,yakınlarınızın,ailenizin,eşinizin,sevgilinizin derdini dinleyip,çözüm bulamasanız bile ona ortak olmak onları mutlu eder.
8-Güzel sözler söylemek,sevdiğiniz,değer verdiğiniz insanlar hoş,tatlı sözler söyleyip onların ruhunu okşayabilirsiniz.Özelliklede kadınların en çok hoşuna giden şeyler arasındadır.Mesela bana seni seviyorum benimle evlenir misin diyen biri olsa çok mutlu olurdum.
9-Haklısın diyin,karşınızdakine sen haklısın derseniz ne kavga çıkar ne gürültü,karşınızdaki kişi mutlu olur.
10-Erkekleri mutlu etmek için,mutfakta aşçı,dışarıda hanımefendi,yataktada KADIN olun..Son söylediğim erkekler için en önemlisidir.



Ben bu videoyu izleyince  mutlu oluyorum,sesi açın :)


'Bildiğiniz gibi melekler mutluluğu bulmamız için saklamışlar,nerede biliyor musunuz,herkesin içinde saklı' ve mutluluğun formülü çok açık 'bir sen bir ben birde bebek' diyen biricit mutlu ettiğiniz kadar mutlu olun dedi ve bu duygusal anı bir sigara ile keyiflendirmeye karar verdi.

resim alıntıdır.


27 Aralık 2011 Salı

Erkeklerin Ayrılık Sözleri


-Üzülmeni istemiyorum. Manası: Zaten hep üzdüm seni,daha ilerde dayak bile atarım sana.
-Sen daha iyilerine layıksın. Manası: Kötüyüm ben,senden daha güzel bir kız buldum,ayrılma konusmamız bitsede yanına gitsem.
-İkimiz mutlu olamayız. Manası: Medyumum ben hemen anladım mutlu olamayacağımızı.
-İleride daha çok üzülmektense şimdi ayrılmak daha iyi. Manası: Çekemiyorum seni kızım,şimdiden böyle herşeye karısırsan ılerde neler yaparsın bana?
-Ayrılsakta arkadaş kalalım. Manası: Şimdi yeni bi manitam var ama sende yedekte dur,belli olmaz hem senle hem onlada olabilir belkide geri dönerim sana,yedek parçasın ya sen.
-Böylesi ikimiz içinde iyi olacak. Manası: Böylesi benim için daha iyi bıktım senden.
-Sen çok iyi birisin. Manası: Salaksın kızım sen,aldattım,boynuzu takdım,sürekli trip atıyorum sana ne desem kabul ediyorsun,yeter yani.
-Ben seni haketmiyorum. Manası: Geçmişimde sevdiğim kadın olmadı hiç,genelde sevişirim.
-Sen çok güzel bir kızsın,bulursun etrafından. Manası: Hayatımda senin kadar çirkininide görmedim,haydii başka kapıya.
-Senin beklentilerine isteklerine cevap veremem. Manası: Ciddi bir ilişki istiyorsun,benim bünye alışık değil,evlilik falan ters işler bana.Acıkcası popom yemiyo.
-Ben iyi biri değilim sen bana fazlasın. Manası: Aslında hem cinsel sorunlarım var,hemde senin kültürün,karakterin benden üstün olduğu için kompleksliyim seni taşıyamam.
-Sen mutlu olmayı hakediyorsun. Manası: Ben seni mutlu edemem,o potansiyel yok bende.
-Sorun sende değil bende. Manası: Sorunluyum ben açıkçada diyorum,anladın mı şimdi davranıslarımın nedeni,aslında sorun var kafamda.
-Sıkılıyorum senden değilde ilişkiden sıkıldım. Manası: Veda sözlerim bitince arkadaşlarla eğlenmeye gidicem,yeni bikaç kız var,napsam onu düşünüyorum.
-Sana alıştım,birbirimize daha fazla bağlanmadan bitirelim. Manası: Güzelim uzun ilişkiler,ciddi olaylar bana göre değil,çiçekten çiçeğe gezerim ben.
-Hoş çakal. Manası: Ben iflah olmaz çakal gibi bir adamım,hoş adamım yani elli mi sallasam ellisi,hatta şu an yan masadaki kadının dekoltesine kitlendim,ayrılık konuşmamız bitsinde yanına mı gitsem ne yapsam?

Biricit bu sözlerin hepsini duymanın haklı gururu içinde,Noel Babadan ayrılmayı düşünmeyen bir adam istemeye karar verdi,biricitinkide can sonuçta,ayrıl ayrıl nereye kadar.
Resimler alıntıdır.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Günlere Göre Yüz İfadelerim



Günlere göre yüz ifadelerimi anlatan nadir resimlerden biri :)




Biricit cuma,cumartesi,pazar neden çabuk geçiyor bilimsel bir açıklaması var mı diye düşünmektedir.

resim alıntıdır

Kredi Kartının Zararları


Kredi kartları artık gündelik yaşamımızın vazgeçilmesi arasında yer alıyor,öyle ki artık para bile kullanmıyoruz,sadece kredi kartlarımızla alışveriş yapıyoruz.
Bu durum ilk başlarda çok rahat,çok kolay bir durum tabiiki.Bedavadan alışveriş yapıyormuşuz gibi hissediyoruz.Harcadıkça harcıyoruz,alsak alsak neyide alsak,yok puanlarda ekleniyor diye harcamalarımıza devam ediyoruz.Kredi kartının ödeme günü geldiğinde ise gelen ekstreye şaşırıyoruz,belli bir oranını ödüyoruz,sonra üstüne faizi yiyoruz.
Ben kredi kartı kullanmıyorum,bazen internet alışverişlerinde lazım oluyor arkadaslarımın kredi kartını kullanıp,onlara nakit ödüyorum.Kredi kartı kullanmadığım için boyum kısalmadı..Çevremde kredi kartı yüzünden insanların başlarına gelenleri gördükten sonra,yanımda birisi kredi kartıyla ödeme yapsa bile sinir oluyorum.Çünkü bence hiçte iyi birşey değil.Bazı tanıdıklarımız hacizlerle,icralarla bile uğraştılar.Bir arkadaşımın 3000 TLlık kredi kartı borcu,28000TLye cıktı.O bankadan alıp,diğer bankadakini ödemeye çalıştı arkadaşım,sonuçta şu anda bitirdi borcunu ama borcu bitene kadar neler çekti.Kredi kartı öyle göründüğü gibi birşey değil.Ben hayatım boyunca ihtiyaçta duymadım,kullanmadımda,pişmanda değilim.Sadece internet alışverişlerinde gerekli bana.
Bide sürekli telefonla arayan kredi kartı satışçılarına öyle kızıyorumki,tamam onlar orda çalışan zaten sözüm onlara değil kızmamda onlara değil ama yeter almıyorum,istemiyorum dedikçe arıyorlar ısrar ediyorlar.
Son olarak en iyi kredi kartı cebinizdeki sıcak paradır.

Yazının sonunda; kredi kartına gıcık olan gıcık Biricit kocasınında aynı derecede kredi kartlarına gıcık olup,hiç kredi kartı kullanmamasını,cebine attığı anda her yerden para çıkmasını diledi.
Resim alıntıdır

25 Aralık 2011 Pazar

Dost Kazığı (Dikkat Kazık İçerir)


Ahh ahh.. Tadına doyum olmaz dost kazığının.Hatta düşman kazığı olsa bi derece anlarsınız.Çünkü neticede düşmanınızdır,size herşekilde kazık atma yetkisi vardır.
Ama dost olan kişinin size kazık atması,sizi piç gibi ortada bırakması..
Ama böylesi bana iyi oldu.En azından dost sanıpta koynumda beslemeye devam etmedim.
En azından bu kadar saf salak olmaktan vazgeçtim.Artık insanına göre,bana ne yapıp ne yapmadığına göre herşey.
Üç dört yıl sürmüştü arkadaşlığımız.Saçma bir işyerinde tanışıp,ben bir hafta o 15 gün çalışmıştık,öyle dandik yerde hayatım boyunca görmedim.Çalıştığımız kısa süre boyunca,birbirimizi msnden facebooktan ekledik.Dahada samimi olduk.Ara ara buluşmaya başladık.O işten ayrıldıktan sonra ikimizde farklı işlere bakıyorduk,derken ben iş buldum o bulamadı.Biz iyice samimi olmaya başladık,hani kanka dediğimiz şey var ya,sen onu bilirsin o seni bilir,gelir gider evinize,kızla kanka olmuştum.Sırlarımızı paylaşıyorduk,herseyi,yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu.Erkek arkadaşı yoktu,ona tanıdığım evlenmeyi ciddi anlamda düşünen kaç tane arkadaşım varsa tanıştırdım,okul arkadaşlarım,kurstan arkadaşlarım(o ara ingilizce kursuna gidiyordum),iş arkadaşlarım.Ama o kadar çok sorunlu,agresif,negatif,herşeye kolay sinirlenebilen bir kızdıki hepsiyle tartısıp daha baslamadan bıtırdı.Anlaşamadığı çocukların hepside şu anda evliler.
Derken onun işi olmadığı için,bi yerlere gidince sinemaydı,yemekti hep ben ödüyordum hesabı.Sonuçta o çalışmıyordu,onun ödemesini istemedim.Hatta kuaföre giderdik onu bile ben verirdim,ısrar ederdim sonuçta en yakın arkadaşımdı.İşyerime onuda aldırmak istedim,iş görüşmesine geldi ama çok pasif bulunduğu için alınmadı,insan kaynaklarının bana dediği buydu,tabii ona demedim üzülmesin diye.Birbuçuk yıl boyunca çalıştığım işyerinde bazı sorunlardan(maasımı alamama yuzunden) ayrıldım artık dayanılır hal değildi.Derken işten ayrılınca zaten maaşlarımızıda düzgün alamadığımızdan birikimimde yoktu,idareli harcama yapmam gerekliydi.

Buluştuğumuzda ben ödemiyordum,herkes kendininkini ödüyordu.Ben yine iş aramaya devam ediyordum,ama onu tanıdığımdan beri işsizdi,hatta çalışmayı düşünmüyordu sanırım kendine bile itiraf edemedi bunu,çünkü ezik olmak, babasından çalışan kardeşlerinden para alıp asalak gibi yaşamak hoşuna gidiyordu.Bir ara tanıdıklarının bir tanıdığı ile nişanlandı,sonra tartışmalar kavgalar oldu onunla ayrıldı.Hep bir depresyon halindeydi her zaman,en kötü zamanlarında yanında oldum,hep destek oldum ona üzülmemesi,herseyın bırgun duzeleceğını anlatmaya calıstım ona.Ama içindeki negatiflik değişmedi.Herşeye alınıyor,kızıyor hep alttan olan kişi ben oluyordum.Son zamanlarda hareketleride değişmişti,eski samimiyeti yoktu.Buluşalım dediğimde hep bahaneler buluyordu,bana işim var gelemem derken bir bakıyordum arkadaşlarıyla geziyor,resimlerini faceden koyuyordu.

Ben iş aramaya devam ediyordum haberler geliyor görüşmelere gidiyordum.Birgün onların evine çok yakın bir yere görüşmeye gittim,patronla görüşürken istediğim maaşı veremeyeceklerini söyledi,şu kadar maaş veriyoruz dedi.Benimde aklıma arkadaşım geldi hemencecik evinede yakında.Görüştüğüm işyerinin sahibine arkadasımı anlattım evinin aynı semtte olduğunu,dedığınız maası ve ısı kabul edeceğını,fakat hıc bır ıs deneyımının olmadığını soyledım.Patronda zaten yetıstıreceklerını depo konusunda verı gırısı yapılacağını anlattı,dedim hemen soyluyorum telefonlarımızı arayıp yarına randevu alsın dedı adam.Eve geldım arkadasıma soyledım hemen arattırdım zorladım artık nasıl bır depresyondaysa zor ıkna ettım,gorusmeye gıttı ertesı gun ve ıse alındı.Hıc hayatımda bu kadar sevınmemıstım.Onun adına mutlu oldum.İşe gidince ilk gününün nasıl geçtiğini sordum,yine soğuk hareketleriyle cevaplar verdi.Facebookta bizim gittiğimiz bir yerdeki resimleri yeni yüklediğini  gördüm,daha doğrusu daha önce yüklemiş ama ben görmemişim,yani beni engellemiş resimlerde,sordum neden böyle yaptın diye,sana engellemedim herkese engellemiştim dedi,zaten hareketlerinin tuhaflaştığını söyledim,tartışmaya başladık o esnada ve beni facebooktan sildi.Hayatımda hiç bu kadar şaşırmamıştım en yakın arkadaşım,en değer verdiğim insanlardan birisi bana saçma sapan şeyler yazdı ve beni hayatından çıkardığını söyledi.

Okuyanlara; Bu olaylardan sonra hiç görüşmedik.Dostluğumuz ve arkadaşlığımız bitti.Siz siz olun güveneceğiniz insanlara dikkat edin.İyice emin olmadan kimseyle dost olmayın.Bundan sonrasını okumanıza gerek yok.

Sana; Bir gün bu bloğu bulduğunda,bu yazıyı gördüğünde sana yazdığımı anlayacaksın.
Seni Affedebilirdim,o zamanlar beni faceden sildikten sonra,hakkımda kısmına 'hayatımdaki pisliklerden teker teker kurtuluyorum :) ' yazmasaydın,
Seni Affedebilirdim,msninde 'bir pislikten kurtuldum ohhh beee ' 'para var huzur var'  yazmasaydın,
Seni Affedebilirdim,pişman olupta bu lafları yazmayıp benden özür dileseydin seni gerçekten affederdim buna inan.
Seni Affedebilirdim,ben sana yazıklar olsun,ben kendim çalışmam iş bulmam gerekirken,seni düşündüm,senin işe girmene vesile olduğumu söylerken,sen değil Allah bana iş buldu demeseydin.Allah rızkı verirde alırda.Ama aradaki vesile olan insanları unutmak en büyük hainliktir.
Keşke senin kadar hain bir dosta,kıskanç bir dosta sahip olmasaydım,ben sana iş bulmanda yardım etmeye çalışırken,insan olan bir teşekkür eder,sen ise arkadaşlığını beni hayatından çıkararak gösterdin.Senin gibi birinin zaten arkadaşlığına ihtiyacım yok,senin gibi birinden ben kurtulduğuma sevindim.
Sen çok dindar bir kızsın,kul hakkıda nedir bilir misin?Şimdi öğreneceksin..Ben hayatım boyunca,erkek arkadaşlarım ne kadar ahımıda alsala,kızsamda onlarla bile hakkımı helal ederek ayrıldım.Ama bu dünyada ilk defa birisine hakkımı haram ediyorum.Sana geçen tüm haklarım haram olsun.
Sakın bana herhangi bir şekilde ulaşmaya çalışma,yasal yollara başvururum.( bir pazar günüde beni bir arkadasına arattırıp iş görüşmesine çağırıyormuş gibi yaptığınıda biliyorum.)
Merakından çatlıyorsun,çok mutluyum şu anda.Beni seven dostlarımla,gerçektende hiç olmadığım kadar mutluyum.Ama sen asla mutlu olamayacaksın.Çünkü mutlu olmak senin içinde olmayacak bir duygu..

Biricit gerçek dostlarıyla beraber,çok mutlu bir şekilde kahvesini yudumluyor.
Resim alıntıdır

24 Aralık 2011 Cumartesi

Yemeklerinizi Üflemeden Yiyin

Çorbanızı,yemeğinizi eğer çok sıcaksa kesinlikle kendi kendine soğumasını bekleyin.Üfleyerek soğutmaya çalışmayın çünkü üflediğiniz nefesinizden karbondioksit yemeğinize geçiyormuş.Oksijeni alıp karbondioksiti verdiğimiz için karbondioksitide yemeğe üflemek hastalık meydana getiriyormuş.Buda sağlığımız için oldukça zararlı bir durummuş.Geçen gün bir lokantanın kağıt servisliğinin üzerinde bu yazıyı okudum.Bu yazıyı gördüğüm lokantada,çok temiz,yaklaşık 13-14 yıllık bir geçmişi olan, çok güzel yemekleri olan bir restoranttır.Yemeğe geçmeden önce,garsonun masamıza koyduğu kağıt servisin üzerindeki uyarı yazısını okudum sizlerlede paylaşmak istedim.Ben yeni duydum bu olayı,evde yemek yerken mesela çoğu zaman yapmışımdır.Ama dışarıda zaten görgü kuralı olarak yediğiniz yemeği üflememeniz gerekir.Görgü kuralını geçtim,sağlık açısındanda zararlı birşey olduğunu duyunca kesinlikle üflemeden yemeye karar verdim.


Yazıyı yazan Biricit çorbasını üflemeden içmeye gitti,ayy ayy yandım derken çorbayı üflemeye çalışsada en sonunda çorbayı ve kendini kendi haline bırakmaya karar verdi.
Resim alıntıdır

Biricitin Birinci Ayı


24 Kasım 2011de başladığım,blog yazma serüvenimin bugün tam 1 ay oluşunu kutluyorum.Bir aydır yazıyorum,yerli yersiz,başıma gelen şeyleri,hayatımda karşılaştıklarımı yazdım durdum.Yorumlarınızla,takiplerinizle gerçekten çok sevindim.Zaten pozitif bir insanım aslında ama daha çok pozitif oldum,iyikide hepinizi burada tanımak nasip oldu.Her okuduğum bloggerda farklı özellikler keşfettim,yaşanılan şeylerini gördüm.Kendime benzettiklerim oldu,farklı bulduklarım oldu.
Umarım hep yazarım,yazmak iyi geliyormuş,terapi gibi sanki.Belli bir amaç için blog açmadım ben aslında kitap falanda çıkarmak gibi bir amacımda yok.Zaten hangi alt yapıyla çıkaracaksın sonucta bilgi,deneyim tecrübe.. vs.. 
İlk tanıdığım blogcu PuCCa'dır.Önce onu twitterda takip ediyordum.Sonra blogunu okumaya başladım,sonrada kitaplarını okudum ve çok sevdim kendisini.Onu okurken bir gün bir blog yazacağım aklıma gelmezdi,hiç düşünmedim bir blogum olur diye.Aniden açtım bu bloğu.İlk zamanlar kimse takip etmiyordu kendi kendime konusuyormusum gibi gelmişti.Sonra takip edenler oldukça,yazılarımı birilerinin okuduğunu gördüğümde sevindim.İlk başladığımda bir olumsuz adsız bir kişiden yorum almıştım,çok moralim bozulmuştu ama pes etmedim,beni yıkmadı.Hatta daha da heveslendirdi.Beni başka birisinin bloğuna benzetmiş ve üstüne üstlük çaldığımı yazmış,bende sonrasında bir yazı ekledim bloğuma (Bu blogda gösterilen tüm çalışmaların her türlü hakkı kesinlikle bana aittir. Olurda bir yerlerden birşeyler bulup koyarsam bu bloğa,eşek değilim herhalde kaynak gösteririm. Olurda sende birşeyler kopyalarda kullanacak olursan bir yerlerde sende kaynak göster olur mu? Çünkü çalışmaların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Akıllı ol:) Aklını alırım:))) Sevgiler..) Gerçektende hırsızlık ve birisinin yazdığı şeyleri çalmak ne demektir..Kaldıki ortada konustuğu şey Brigette Jones'un resimleri,sanki Brigette Jones bazı insanların tekelinde olan bir kişi,yazan kişiyle aslında uğraşabilirdim, uğraşmak istesem.Ama inanınki boş insanların,boş işleriyle vakit kaybedecek boş bir saniyem bile yok.Dediği kişiyi tanımıyorum bile,googledan baktım ordan buldum ve hattada bir yazısına yorum yazdım,bütün kadınlar PuCCayada Brigette Jonesada benziyor diye.Brigette Jones'un filmlerini izlediyseniz,tanıyorsanız zaten kendinizdede azçok içinizde Biricite benzerlik bulabilirsiniz.Beni arkadaslarım çok benzetirler,yaşadığım şeyleride.
Dediğim gibi bir amacım yok,sadece içimden gelenleri yazıyorum,başıma gelenleri,belkide yaşadığım bazı şeyleri kimse yaşamasın,yaptığım hataların aynısını yapmasınlar diye yazıyorum.Ve bugün tam bir ay oldu,çok mutluyum bunları sizinle paylaştığıma,sizleri tanıdığıma,sizlerden her geçen gün yeni şeyler öğrendiğime.
Her blogta olduğu gibi bende bir çekiliş yapmaya karar verdim,önce beni facebooktan beğenin sonra twitterdan takip edin,sonra blogunuzdan yazın..Hepinize ödül olarak Biscolata Erkeği vereceğim.. şaka şaka şaka :))
Yüzünüzden gülümseme,kalbinizden sevgi ve hoşgörü hiçbirzaman eksilmesin.
Görüşmek üzere Sevgili Okurum.(hep bu lafı söylemek istemiştim)
Son olarak beni takip eden şu an itibariyle 107 sevgili arkadaşıma sevgilerimi gönderiyorum.Kimbilir belki bir gün bir yerlerde yüzyüzede görüşmek nasip olur.

Yazıyı yazan Biricit 1. ay pastasını yemeye gitti.

resim alıntıdır.


23 Aralık 2011 Cuma

Garfieldi Seviyorum


Çocukluğumda Garfieldin karikatürlerini okurdum,çok gülerdim.2000li yıllarda çizgi filmleri,sinema filmleri çıktı.Onlarıda izledim.İçimdede Garfieldin o sevimliliğine karşı bir sempati oluştu.Garfıeldi çok seviyorum.Belkide size garip yada tuhaf gelebilir.Şuna bak kaç yaşına gelmiş,kalkmış bize ne anlatıyor diyebilirsiniz.Ama gerçek şu ki; o sevimliliği,tembel oluşu,yemek yemeyi çok sevmesi(özelliklede lazanya görünce dayanamayışı,en sevdiğim yemeklerden biridir.),pazartesiden nefret etmesi,uyumayı sevmesi,dırdırcı oluşu,komik oluşu,her yaramazlığının ardından aklını kullanıp kurtulmayı başarması sanki kendimle bağdaştırıyorum onu..(duyanda zeka fışkırması yaşıyorum sanacak)
O zamanlar artık nasıl bahsetmişsem,çıktığım sevgilim tamda sevgililer gününde bana çok istediğim Garfieldin oyuncağını almıştı.
Derken yine ayrıldık,neyse oda şu anda evlendi diye anlatmama gerek yok sanırım.
Ayrılmıştık ama Garfieldi cok sevdiğimden işyerimdeki masama koymuştum,vazgeçmemiştim.Tabi evlendiğini öğrendiğim anda üzülmedim,çünkü sonuçta ayrıldık mutlu oluyorsada olsun.Fakat çok sinir oldum,gözüm Garfield falan görmedi.Eve gelip odamda görmeyeceğim bir yere koydum.O işyerimden çıkıp başka bir işe geçmiştim.Masama Garfieldimi koymayı düşündüm,ama dedimki baktıkça onu hatırlatan birşeyi ne yapacaksın,sanki negatif enerji geliyordu o oyuncaktan,anneme verdim oyuncağımı üzülerek, çöpe mi atacaksın ne yapmak istiyosan yap dedim,gözüm görmesin.Annemde komşunun küçük kızına vermiş.Sanki yavrusundan ayrılan bir ceylan misaliydim ne diyorum ben yahu hergün görüpte o salak adamı mı hatırlasaydım yani?
Sonra Bakırköy'de kendime bir Garfield oyuncak buldum fakat onada kıyamadım masama koymaya.Başucumda,yatağımın kenarında duruyor.Elindede kırmızı güller çok romantik bir Garfield kendisi.İşyerim için daha ciddi,daha bi çalışkan havası verecek pozitif bir Garfield alacağım.Alacağım almasınada İstanbul il sınırları içerisinde hiçbir yerde malesefki bulamadım,facebookumdan mı,twitterlardan mı,msnlerden mi yazmadım,gitmediğim oyuncakçı mı kalmadı..Yok yok koca İstanbul'da bir Garfield yok..

İşte benim sevimli,her gece yatağımın başında beni koruyan Garfieldim




Bu seneki Tüyaptaki kitap fuarındada garfield yayınlarını buldum ve imzasını aldım.
Buda kendisi,kitabı ve imzası :)






bırak koca bulmayı,koskoca İstanbul'da bir Garfield oyuncak bulamayan Biricit Garfieldini aramaya gitti.
en üstteki resim alıntıdır

22 Aralık 2011 Perşembe

Azgın Teke Sendromu


Benim aklım almıyor,neden 50 yaş üzerindeki erkeklerde kendi yaşının yarısı kadar genç kadınları sevme,onlardan hoşlanma hastalığı var.Bilen varsa berigelsin!
Erkekler menopoza girdiklerinde sanırım bu durum ortaya çıkıyor.50 yaşın üzerinde erkeklerde kendini daha çok önemseme,kendine daha çok bakma ve hayatı yaşamak için daha fazla bir enerji oluşmaya başlıyor.
Bunlar hormonal şeylerden oluşabildiği gibi,erkeğin psikolojik durumundan yada maddi durumundanda kaynaklanıyor olabilir.
Eski bir iş yerimden bir abimin bana söylediği; bu azgın teke sendromunun nedeninin, erkeklerin 50 yaşın üzerine geldiklerinde hayatı artık kendileri içinde yaşamak istiyor olmalarıymış.Artık evlerine yeterince bakmışlar,aileleriyle yeterince ilgilenmişler,çocuklarını okutmuşlar hatta evlendirmişler.Emekli olmuşlar,sorumlulukları bitmiş.Şimdi kendilerine sıra gelmiş.
Artık hayatı yaşamaları gerekıyormuş.Sanki daha önce yaşadıkları hayat değildi.Peki ya kadınlarda 50 yaş üzerinde size aynısını yapsaydı,sayın azgın teke sendromlu adamlar?Benim tanıdığım 50 yaş üzeri kadınlar,hala eşlerinin kirli çoraplarını yıkayıp,evlerinde yemeklerini yapmakla günlerini geçiriyorlar.
Şener Şen'in yıllar önceki filmi geldi aklıma,adam 50 yaş üzeri azgın teke sendromuna yakalanır,eşini genç bir kadınla aldatmaya çalışır,ama eline yüzüne bulaştırır.Beyazlasan saclarını siyaha boyar,kendini daha genç gösterecek kıyafetler alır..
Zaten 50 yaş üzerindeki bir adamla gönül ilişkisine girebilen,evli olduğunu bilerek bu durumlara kendini sokan kadına hiçbirşey diyemiyorum.Anladık amacın para,bu kadarda midesiz olamazsın,bir yuvayı dağıtmanın alemi var mı?Gitde dengini bul diyorum sadece..

Azgın teke sendromuna bir anlam veremeyen biricit,kahvesini yudumlarken kocasının (kaza ile bir kocası olursa) asla azgın bir teke olmamasını düşünüyor.

resimler alıntıdır.

21 Aralık 2011 Çarşamba

Aldatılmak


Kaçan balık büyük mü olur?Kaçan kovalanır mı?Kovalanan mı kaçar?
Bunların hepside doğrudur.Kör ölür badem gözlü olur misali...Diyelim ki bir sevgiliniz var,ilk başlarda siz hiç ilgilenmiyordunuz.O arayıp sorardı sizi,mesajlar yazardı,görüşelim görüşelim diye ısrar ederdi,buluşmak için bin türlü bahane üretirdi.Size sürekli iltifatlar ederdi.Ve birgün öyle birşey olduki sizi aramaz,sormaz,ilgilenmez oldu..
Çünkü ona verdiğiniz değeri ona çok belli ettiniz,siz aramaya başladınız onu,doğal olarak bi taraflarını kaldırdınız.İlgi alaka gösterdiniz,belkide çok değerli yaptınız onu ve oda sizden kaçmaya başladı.Nasıl olsa sizin onu sevdiğinizi,hoşlandığınızı yada ilgilendiğinizi anladı.Sevgili artık cebimde,ohh ne güzel yeni maçlara bakalım biz diye düşünmeye başladı.Neden uğraşsınki artık,nasıl olsa siz arıyor soruyorsunuz siz buluşalım diyorsunuz.

Aferin adam kaçıyor siz kovalamaya başladınız.Bu durumdaysanız,önce üstüne bir bardak soğuk su için,sonrada onu aramaktan vazgeçin.İlgilenmeyin onunla,bırakın gitsin özgürlüğüne.Sizi istemeyeni sizde istemeyin.Merak etmeyin eğer sizden gerçekten hoşlanmışsa size geri dönecektir.Çünkü bir erkek gerçek manada birini severse onu bırakmaz.Bu ilgisizliğin nedeni, hayatına başka birini almış olmasıda olabilir,belkide aldatılıyor olabilirsiniz.Aldatıldığınızı nasıl anlayacaksınız?
-Size olan ilgisi azaldıysa,
-Buluşmak için türlü bahaneler bulan adam,şimdide buluşmamak için bahaneler buluyorsa,
-Sizinle ilgilenmeyip başkalarıyla ilgilendiğini görüyorsanız,
-Buluştuğunuzda cep telefonuna bakmanızı istemiyorsa,hatta köşe bucak telefonunu kaçırmaya başladıysa,
-Yalanlarını buluyorsanız,
-Yanınızdayken sürekli bir keyifsizlik halindeyse,siz sorunca nedenini söylemiyorsa,
-Konuşurken gözlerini kaçırıyorsa,
-Belkide halinize acıyıp,vicdan yapıp durduk yere çiçekler almaya başladıysa,
Kesin olmamakla beraber; tebrikler,nur topu gibi bir geyik oldunuz.Kesin olmamakla dedim,çünkü erkeklerde kadınların regl dönemlerinde yaşadığı dengesizlikleri çoğu zaman,zaman zaman gösterebiliyorlar.
Bende aldatıldım,herkes gibi.Zaten bir kadın hissediyor,kim ne derse desin,öyle bir his ki bu içgüdü gibi birşey.Önce zaten şüphelenmeye başlıyorsunuz.Çünkü sevgilide şüpheli hareketler,yalanlar görmeye başlıyorsunuz.Bu şüphelerin ışığında,sizde pimpiriklenmeye ve arastırmaya baslıyorsunuz.
Mesela Ankaralı sevgılım,bır gece bana durup dururken yarın nerde bulusuyoruz canım dıye bır sms yazmıstı? Öyle salaktımki bana yazdığını sanmıştım.Önce cevap yazdım ben yarın izinli değilimki,sonra o, ev arkadasım telefonumu aldı o yazmıs mesajı dıye kıvırmaya basladı.Tabii ben inanmadım.Bulusacağımız zamanlar hep bir bahanesi vardı,işteydi mesaideydi çalısıyordu,derken bigün bulustuk, o wcdeyken telefonunu masada unutan gerizekalı sevgılımın telefonunu aylar sonra inceledim ve beni 'yasin' ismiyle kaydetmıs olduğunu gördüm,yahuu ben erkek arkadasın mıyım senın benı erkek adıyla kaydedıosun?Wcden geldiğinde neden beni erkek ismiyle kaydettiğini sordum.Mesleğinden dolayı olduğunu,erkek arkadaslarının telefonuna işyerinde baktıkları yalanını söyledi bana.Neyse inanmadım ama devam ettim,seviyordum çünkü.

Birkaç kez daha bulustuk,sonrasında arıyorum arıyorum telefonu kapalı.10 gün ulasamadım.Ankara'ya ailesinin yanına gideceğini biliyordum ama böyle yapmazdı haberlesırdık.İşyerini aradım en sonunda, bağladılar telefonu,sesini duyunca sevıncten ölecektim.Çünkü başına birşey geldiğini sanmaya baslamıstım.O hafta bulustuk ve bana 'benzemez kimse sana,tavrına hayran olayım' sarkısını ardarda söyledi durdu,sevgilimin iyice salaklastığını düşünmeye baslamıstım.Ve acı gerceği bana anlattı.Seni aldattım,ama istemeden oldu,oyuna geldim.İnternetten bir kızla tanısmıs,kızın yeni ayrıldığı bir sevgilisi varmıs üstelik,beni aldatmış onunla,kız bunun evinde bir ay kalmıs bende ayakta uyumuşum.Derken bu kız üniversite öğrencisiymiş,İzmitte yada Bursa'da okuyormuş.Bir gün ailemin yanına gideceğim diye gidiyor ve eski sevgilisiyle bulusuyor kız otelde.Benim erkek arkadasımda meslek icabı her türlü bilgiye ulasabılen bır devlet memurudur kendısı.Neyse kız dönmüş benimkinin yanına,benimki olayı biliyor tabii üstüne üstüne gitmiş o itiraf etsin diye.Kız çok pişman olduğunu anlatmış ama sevgili sevgilim kızı affetmemiş.Kızın eski sevgiliside,benimkini arayıp telefondada bir güzel kavga etmişler.Sana bakireliğini verdi ama beni seviyor kız demiş adam,benim mal beyinli erkek arkadasıma.Ve kalkmıs bana seni aldattım ama pişmanım bende oyuna geldim,beni affet sen kimseye benzemiyorsun,bana hep sadık kaldın,seni seviyorum beni affet dedi..Bende ondan ayrıldım.Birkaç ay sonra barıstık,sonra yine ayrıldık,yine barıstık,yine ayrıldık,elli kez barısıp ayrılmısta olabiliriz.En sonundada tamamen ayrıldık..Bu arada hemen hemen her bulusmamızda çiçekler alırdı bana,bunuda diyemeden geçemedim..

Devamı gelebilirde,gelmeyebilirde..

Kendimi noel babanın geyiği gibi hissediyorum diyen biricit,iki üç bardak su içmeye gitti.

resimler alıntıdır.

20 Aralık 2011 Salı

Umutsuz İş Kadınları


Hepimiz umutsuz iş kadınlarıyız aslında.Niye biliyor musunuz? Sabahtan akşama kadar çalışıyoruz,iş için herşeyi yapıyoruz,mesailere kalıyoruz,ailemizi yeri geliyor ihmal ediyoruz.Hayatı kaçırıyoruz çoğu zaman.Suçluluk duygusu hissediyoruz bazı zamanlarda.Tamam üretelim bence tabiiki çalışalım,ama dengemizi kaybetmeden,hayatımızda önemli şeyleride aksatmadan yapalım bunu.Sonra herşey için geç olabilir.Sevdiklerimiz kayıp gidecek elimizden birgün,kimse ölümsüz değil.Ailemizi teker teker kaybedeceğiz bir gün,sevdiğimiz dostlarımızı.O zaman üzüleceğiz,hemde çok..
Ben bekar olduğum halde çalışırken zorlanıyordum,işyerinde bütün enerjimi tüketiyordum,evde birşey yapasım gelmiyordu içimden.Bide evli olanlar eve gelip yemek hazırla,çocuk doğur,eşinle çocuğunla uğraş,evi temizle evdeki işlerle uğraş.
Kimse bizi anlıyor mu?Birşeyler yapmak,üretmek için sabahtan akşama çalışıyoruz bide gelip evde çalışıyoruz.Bir kişide gelsin bi eline sağlık desin,teşekküretsin.
Umudumuz var mı?Bence olmalı..
Ve görün artık kadınların halini,ne kadar çok çalıştıklarını,iyi görevlere geldiklerinide görün,başarılarınıda kabul edin.En azından takdir edin..Erkeklerden çok çalıştıklarını anlayın.Bir kadın bir işyerinde çalışıyorsa,bir erkekten daha çok çalışacağını bilir ve onlardanda daha çok çalışır.Bu gerçeği kabul etmeseniz bile bu bir gerçek.
Kadınların kendilerini ne kadar yıprattıklarını görün.Sabahın köründe o sıcak yatağımızdan kalkıp,binbir kişiyle uğrasıp bir günü bitirdikten sonra eve gelip bi ayaklarımızı uzatalım yahuu..
Maaşlarımıza ekstra zamlar yapın,uzun boylu,yakışıklı erkek sekreterler tahsis edin bizlere..

Ekmek piş ağzıma düş olmayacağına göre,biricit çalışmanın yolunu tuttu yine.
resimler alıntıdır.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Komşi


Komşuluk ilişkileri her zaman çok önemlidir.Komşu komşunun külüne muhtaçtır.En yakınınızdır komşunuz,bazen en samimi olduğunuz insandır.Başınıza birşey gelse kapınınızın dibindedir.İyi geçinmeye çalışırsınız çoğu zaman.Ama bizim bir komşumuzun davranısı karsısında bu fikrim değişti değişti,geçen gün koltukta oturmusum tvye bakıyorum,şakıdı şukudu diye camımıza sular akıyo yukardan dedım yağmur bile gelmiyo bize,zaten yağmurda yağmıyorduki dısarda,tartıştık hanımefendiyle.Deli etti beni.Üst katımızdaki komşumuz camını temizlerken,suları döke döke temizledi.Sular tabiiki bizim camımıza geldi.Yahu bir değil iki değil cinnet geçirdim.İnsan olan laftan anlar nasıl bir insansın sen yaa aşağıda insan oturuyor,hiç düşünmüyorsun,bide cam temizlemek öyle mi olur,bezle sil camını,yenide temizlemişim iyice sinirlendim,bağırdım çağırdım.Eee nasıl temizleyeceğim camı diyor,Manyak mısın sen beee bezle sil dedim,dahada sayıcam ama sular bana gelmeye başladı,ağzıma gelen küfürleri saya saya camı kapadım.annemde olay olduğunda yanımda değildi,anneme anlattım oda bi sinirlendi.Sonra kadın bikaç gün sonra aşure yapmış,bize getirmiş,annemde kapıdan söylemiş ayıp yaptığınız ama ne yapayım yumurta atmışlar mermere onu temızlemıstım demiş kadında.Yalan vallahi yalan.Kadında su dökme hastalığı var,bir daha olmaz falan demiş.Bir daha yaparsa ne yapayım ben şimdi bunu?Saçını başını yolayım dimi haklı değil miyim?Komşuluğuna sokayım senin,istemiyorum yaa olma benim komşum..
Uzaylıların komşumuzu alıp kaçırmasını ve onu uzayın derinliklerine bırakmalarını istiyorum.Çünkü kadın bir dünyalı değil.Lütfen bir ufo sesimi duysunda bu kadını ait olduğu yere götürsün..

komşu dediğin komşu gibi olmalı diyen biricit,uzaylılarla bağlantıya geçerse kocada bulabilir belki.

resimler alıntıdır.

18 Aralık 2011 Pazar

KIRK


Bugün çocukluk arkadaşımın bebeğinin kırkı için mevlüt okutulmasına gittim.Sabah uyandım,bişeyler atıştırdım,abdestimi aldım üstünede ojelerimi sürdüm.

Giyindim,azıcık allık sürdüm yüzüme,biraz rimelle beraber,derken çıktım evden.3 minibüs değiştirdim ve arkadaşımın verdiği adresteki eczanenin önünde arkadaşımı beklemeye başladım,dedim ben geldim,tamam geliyorum dedi.Ben çok akıllı ve zeki bir insan olduğumdan dolayı dedim ben bulurum evi zahmet etmesin,sokağa daldım erkullar apartmanını arıyorum,birine sordum tam sorduğum yerde apartmanın önüymüş.Arkadaşıma ben geldim otomatiğe bas diye haber verdim.Bekliyorum bekliyorum kapının açıldığı yok.Arkadaşım aradı nerdesin bastım otomatiğe diyor,eee ben binanın önündeyim dedim,meğerse aynı sokakta iki binanın adıda erkullar apartmanıymış,Noyuda arkadasım vermemiş bende sormamışım,dahada aşağıya yürüdüm.

Binayı buldum neyse yukarı çıktım.Ben mevlüte geldim sanırken içeri bir girdimki bütün millet mini etekler elbiseler,dedim ne oluyor mevlüt diye seks and city setine mi geldim?Millette makyajlar kıyafetler falan..Birkaç normal insan geldide ve bayan hocada gelince dedim hee iyi bari doğru yere gelmişim.Dualar okundu,dua bitiminde hoca hepimize şu süreleride okur musunuz diye sormasın mı? O kalabalıkta birine Felak süresini okutturdu,birine Felak süresini bilmiyorum Ayetel-Kürsiyi biliyorum deyince onu oku dedi,inşallah banada sormaz derken banada Nas süresi denk gelmesin mi Allah'tan bildiğim duada hemen okudum.İçimdende tabii ojelerimi gördü hoca ondan rezil olmam için mi dedi diyede geçirdim ama ne yapayım ojesiz tırnaklarımı hoş bulmuyorum,oje daha temiz görünmesini sağlıyor.
Dualar sohbetler bitti,yemekler yendi.Eve geldim tekrar 3 minibüs değiştirip.Yol boyu düşündüm hatta dün geceden beri acaba neden kırkıncı gününde dua okunuyor.Mesela ölülerede kırkı çıkma deyimi kullanılıyor,bebeklerinde kırkı çıkması durumu kullanıyor.Bu bir örf adet mi yoksa kesinlikle dini manası mı var?

Aslında 40 rakamı ile çok söylenilen sözler var:

- Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
-Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
- Baba kırk oğul beslemiş, kırk oğul bir babayı beslememiş.
- Bir adama kırk gün (deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur) ne dersen o olur
-Delinin biri kuyuya bir taş atarmış, kırk akıllı çıkaramazmış.
- Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz.
-Kılı kırk yarmak deyimi
-Kırk evin kedisi deyimi

Mesela Şems Tebrizinin 40 kuralı varmış yani Elif Şafak  toplayıp kaynakları bunu 40 kural haline taşımış.Neden 40 ? Lisede bir öğretmenimin dediği gibi,'bazı şeylerde mantık açıklaması aramayacaksınız.'Bide bi söz var nazar değmesin diye 41 kere maşaAllah denilir.Bu neden?

Mesela bende sevgilimden ayrıldıysam 40 gün geçmeden başka biriyle sevgili olmam.Kırk gün yasımı tutarım..





Biricit araştırmalarına devam ediyor,bakalım koca bulma iksirinide bulabilecek mi?

resimler alıntıdır.



17 Aralık 2011 Cumartesi

Facebookta Aşk Var mı?


Facebookta ne haltlar yedim?
Öncelikle her girişimde onu bulmaya çalıştım,bulamadım.Herkesi buldum ama o yoktu,ama görmüştüm onu,hatta o göstermişti facebook bu diye.İki yıldır sevgiliydik msnni bile bilmiyordum,bilsem ne olacaktı benim kendi msnim bile yoktuki?
İlk msnim kendi adım soyadımla tabii,ama görünen ismim Bridgette Jones,bütün msn arkadaslarım yanı en yakınlarım bana biricit derler,beni ona benzettikleri için bu adı kullanmak hoşuma gitti ve biriciti cok sevdiğim için(filmlerinden).Herkes birbirini eklemeye basladı,okuldaki arkadaslarımı buldum,ilkokul,ortaokul,lise,üniversiteden zaten bir arkadasım var görüştüğüm,okula pek gitmezdim üniversitede calısmaktan,gezmekten fırsat kalmamıstı,ikinci öğretimde yoklamada yoktu sınavlara gırıyordum sadece.
Doğal olarak üniversitede cevrem pek olamadı.Ama üniversitedeki arkadaslarımın bazılarınıda tesadufen buldum.(facebooktakı bır uygulamada o anda onlıne olan kısılerı goruyorsunuz,sohbet edıyorsunuz,dusunun yanı yalnızlıktan nerelere saldırmısım,ordada bula bula okuldakı arkadaslarımdan bır cocuğu buldum sansa bak onada bır rezıl oldum,bızım bolumdekı bır kac tanıdığımıda onun facebookundan bulmustum)
Eski iş arkadasları falan eklemeye basladı,derken bir arkadasım sureklı resımlerıme yorumlar yazıyor,beğenıyor,ozelden mesajlasmaya basladık.Bız calısırken ıkımızınde sevgılılerımız vardı,aılesının benı ıstemedığı sevgılım vardı benım,onunda Almanya'da yasayan bır sevgılısı vardı.Ve o zamanlar ona hıc o gozle bakmamıstım,hem sevgılım vardı hemde ısyerınden bırıyle sevgılı olmam.Ama artık ıkımızınde sevgılısı yoktu,aynı ısyerınde calısmıyorduk,farklı ıslerımız vardı,derken hoslanmaya basladık H. ile sevgılı olduk,oda muhendıs (orman muhendısı buradan cağrısım yapmalıydı aslında odun olduğunu anlamam gerekıyordu)
O iş için bir yerlere gidiyordu,bana hedıyeler alarak gerı gelıyordu,sürekli mesajlasıyorduk,ısyerıme uğramıstı bırgun sırf karnım ağrıyordu dıye bana ılac getırmıstı,beni değişik hiç gitmediğim restoranlara götürüyordu,sevmek uzeredeydım aslında onu ıyı bırıydı,sürekli işten beni almaya gelirdi aksamları,bizim iş arkadaslarımız  oğrenmıslerdı tabıı hepsı bana cok yakısıyorsunuz,ınsallah bırıcıt evlenırsınız dıyorlardı.
Ama o evlenmekten konu acılırsa hemen konuyu değıstırıyordu,ben ustune gıtmek ıstemıyordum baskı falan yapmak asla ıstemedım.Zaten iki ay,iki bucuk ay olmustu daha,o aniden 'sen daha iyilerine layıksın' ben evlenmeyı dusunmuyorum su an ıcın dedı,sanki adama evlenme teklifi ettimde,deli gibi ağladım mesajını okuyunca işyerinde,çünkü dedim ya aniden ayrıldık,eve gidip aksam facebooka baktığımda beni sildiğini gördüm.Birkaç gün sonra ben işyerinde iş kazası geçirdim,bu sefer başka bir yapımarketteydim merdivenden düştüm,reyona çıkmaya çalışırken merdiven kapandı,ben dümdüz yere çivilendim.Röntgenler cekildi,işyerimizin doktoru çok ilgilenmişti sağolsun,beni hastaneye götürdü,ilaçlar yazdı en önemlisi bir hafta kebap gibi evde izin yapmıştım..Süperdi valla evde yan gel yat osman bi haldeydim.
Tabii sinirimden kan beynime gitmio o sıralar,facebooka girmekten beynim sulanmış,dönüp dönüp onun facebookuna arkadaslarına bakıyorum.Onunla aynı isimde olan H2Q diyeyim ben kısaca(buradan şu anda nasıl olduğunu görebilirsiniz) onu ekledım,ıkı kısıyı daha ekledım aynı anda,bırı hemen kabul ettı sazan,diğerı kımsınız dıye mesaj attı,H2Q da hemen kabul etti,o kabul edince diğer mesaj atan kişi aa sen bizim okuldansın sanırım H2Q ve sazanda lıstendeymıs dedi oda kabul etti bende onu silip engelledim,planlarıma mudahale edebılır bır lavuk havası sezmıstım.Ne planıydı ki bu? İNTİKAM...
Yanıp tutusuyordum,beni nasıl terkeder kafam almıyordu,onun arkadaslarını tavlayıp ondan ıntıkam almalıydım.H2Q ıle konusmaya basladık,diğer sazan İzmirde yasıyordu,o yuzden pek muhatap olmadım onunla.
Ama diğeri çok seker espriler yapıyordu,msnden konusuyorduk sureklı 24 saat derecesınde,anlattım ona iyi biriydi intikam için kıçımı yırtmıştım ama kimseye zarar veremezdim,yapamıyordum yani,söyledim zaten akıllı bir adamdı.Oda tuhaf bir sekılde ekledığımı anlamıstı,H hakkında konustuk eskı sevgılısı olduğumu anlattım,terkedıldığımı.Onun üniversiteden arkadasıymıs,pek görüşmüyorlarmış arada okul arkadasları toplanınca görüşürlermiş.Bulusmaya basladık,o benden hoslanmaya ben ondan hoslanmaya basladık ve sevgili olduk..
Beni gitmediğim yerlere,değişik mekanlara götürüyordu.Derken onun da tayini çıktı (!)  memur değildi tam sevinmiştim normal bir ilişkim olacak diye,ama onun işyeri Sakaryaya tasınacakmıs,oda üretim müdürüydü, fabrika nerdeyse oda orda olmak zorunda,seneye nişanlanırız dedi,öbür senede evleniriz,bu senede sadece haftasonları görüşürüz,bende ona uzakta yaşayan biriyle bir ilişki yaşayamacağımı,sevdiğimle aynı şehirde yaşamak istediğimi, uzakta yürütemeyeceğimi anlattım.Ve gitti..
Yine facebooktan,msnden silmeler..ağlamalar..Sigara..sigara..sigara..

Bu yazıdan çıkarılacak sonuç:
-Mühendisler sizleri hep değişik,bilmediğiniz,görmediğiniz mekanlara,restoranlara götürürler.
-H. nin sonu: evlenmeyi düşünmüyorum dedi,şu anda evli.
-H2Q nun sonu: şu anda bir barbiesi var.bknz. fazla merak 
-Biricit: o şimdi bekar,hala bekar,hep bekardı.

Mutluluğu facebooktada bulamayan biricit nerede bulacak acaba?

resimler alıntıdır.

16 Aralık 2011 Cuma

Bir Ankaralı klasiği: Ayrılık


Facebooka 14 Şubat 2008de üye olmuşum,nasıl hatırlıyorum çünkü ilk yüklediğim fotoğrafımı hala silmedim,yan komşumuzun oğlu internetide o bağlamıştı ilk aldığımızda ve benim o büyük içimdeki facebooka üye olma isteğini de çok saolsun yerine getirmişti.(komsumuzun oğluda evlendı bu arada,benden de kucuk ayrıca 25 yas cıvarında)
Şimdi diyeceksinizki sende hakkatende salaksın nasıl üye olamadın(bu arada iki yabancı dilide azçok bilen birisiyim)
Ben o yıllarda interneti sadece mail ve iş başvurusu yapmak için kullanıyordum,baska ıslere yaradığından haberım yoktu,kısısel bır pcmde o zamanlar yoktu,ınternet kafeye gıdıp ıs basvurusu yapan bırıydım.Hatta şöyle anlatayım msnden bile haberim yoktu.
Derken iki yıl süren ve ailelerin istemediği ilişkimi bitirmiştim.Ben değil o bitirmişti,bitirmekte değil aslında resmen kaçmıştı,hemde bir gece öncesi bulustuğumuzda Ankara'ya gideceğini bile söyleme zahmetine girmeden.(bır gece once cocukluk arkadasım ve nısanlısı,ben ve benım sevgılı sevgılım bulusup kahve ıcmıstık)
Ertesı gun benı Ankara'dan arayıp,ben Ankara'dayım tayinimi buraya aldırdım,kabul edılmıs dediğinde kalakalmıstım.
Bir sene harikaydı(bir kez aldatmasına rağmen),zaten annem biliyordu onu,oda aılesıne benden bahsetti,resmimi göstermiş annesi ne iş yaptığımı öğrenince olmaz demiş,pavyonda falan calısmıyordum yanlıs anlamayın!o zaman bir mağazada çalısıyordum,yapımarkette,sen koskoca memursun, o sana yakısıyor mu kesınlıkle olmaz,baban memur sende memursun,bır ablan doktor,diğer ablanda hakim,sende öğretmen yada memur biriyle evlenirsin olmaz demiş sayın kayinvalidecim.
Şu anda saolsun duaedıyorum ona ıyıkıde olmamış dıye.Ama tabıı o zamanlar cok kızmıstım,uzulmustum.Annemde duyunca bu olayı onlar ıstemıyorlarsa ben hıc ıstemem dedı,tabıı ask bu onu o kadar sevmıstımkı,hayatımda kımseyı bu kadar sevmemıstım,kalan bır yılda gızlı gızlı bulusmaya basladık,hani yasak olan çeker ya o hesap sanırım,hatta bir ara bana hamile olursan rahat evlenırız bıle demıstı,kuzenı o sekılde evlenmıs,kaynanası o kızıda ıstememıs oda hamıle kalmıs,kabul etmek zorunda kalmıslar..
Yok dedım yaa sen ne dıyosun ASLA! dedım.Dusunsenıze hamıle kalıp evlenıyorsunuz,butun hayatınız boyunca aılede ıstenılmeyen ınsansınız,ha bıre kafanıza vuruyolar sen yamandın oğluma,hayatı zehır ederlerdı bana,ıyıkıde yanlıs yapmadım bılmıyorum bana gore doğruydu onu ne kadar cok sevsemde hatta ondan cocuğumun olma fıkrı bıle hosuma gıtsede yapmadım ondan cocuk mocuk..
Ben işten yeni ayrılmıştım,iş arıyordum,bazen evde kek borek corek yapan,bazen kız arkadaslarımla alısverıs yapan,haftada bırkac kezde gızlıce sevgılımle gorusen bır haldeydım.Hakim olan ablasının eşide subaydı ve kadını dayak manyağı yapmıstı,ablasıda bosanmak ıstıyordu,o sıralarda bosanmak uzereydı,sureklı telefonda konusuyorlardı,bu arada aılecek Ankaradalar.Sevgılımın Istanbul'a tayini cıktığından,İstanbul'a gelmıstı.Ablası ıcın yanı bana soyledığı buydu,onun yanında olmam lazım bana ıhtıyacları var aılemın,tayinimi isteyeceğım Ankara'ya dedi.Daha onceden Ankara'da yasama fıkrını konusmustuk,hatta onu bıle kabuletmıstım dusunun yanı evlenınce Ankara'ya gıdıyordum.Ama bıde soyle bı durum vardı,doğum yeri Ankara olduğu ıcın,tayininin asla oraya cıkamayağını hatta ımkansız bır durum olduğunu soylemıstı(belkıde o yuzden kabul etmıstım).
Tabı ablası ıcın dılekce verdı,Ankara'ya tayininin çıkmayacağını sanıyordum.Icımden heee yavrum hee nahh gıdersın dıyordum.Bır hafta once dılekcesını vermıstı,bulustuğumuz aksam esyalarını toplamıs ve hatta bana sonradan telefondan soyledığı romantık laflarla aslında bana veda etmıs ben anlamadan.Aslında arabada benı eve bırakırken son defa benı operken arabadan ınmeden bısey vardı ama ne olduğunu anlayamadım,hatta eve gelıp sms attım aşkım sen sanırım bana bırsey soyleyecektın ama demedın hadııı mesajla yaz yazmıstım,sana oyle gelmıs demıstı..Bende buyutmedım ama arabada son kez ona baktığımı bılseydım,sımsıkı sarılıp onu optuğumde..GİTME derdim belkide..
Neyse gitti ve beni oradan dalga gecer gıbı aradı,tartısmaya basladık telefonda doğal olarak ! suratına kapadım,ağladım ağladım,gunlerce haftalarca arkadaslarımın telefonlarına bıle bakmadım,kımseyle gorusmedım.Bır ay evden cıkmadım,yatıp yemek yıyordum tekrar yatıyordum sigara..sigara...sigara....
Kurban bayramına dört bes gun vardı,babamın akrabaları kuzenler (onlarda evli) babamın memleketine gideceklerini söylediler biricitte gelsin,zaten merak ediyordum 24 yasına gelmıstım ama memleketımı bılmıyordum gıtmemıstım hıc,hemde babamın belki ruhu şad olur onuda anarım oralarda dedım,dustum akrabalarla yola,arabalarıyla gıttık on gun kaldım Erzurum'da.Gıderken acaba dığer akrabalarım nasıl davranacaklar bana dıye urkerek gıttım,ama o kadar ıyı,doğal,samimi insanlardıki,halamlar amcamlar hepsi bu gece bızde kal dıye ısrar ettiler,bir sürü ikramlar kısaca sıcak sudan soğuk suya elımı surdurmedıler,kral gıbı davrandılar bana,cok sevdım onları.Buyuksehırdekı yapmacıklıklar yok ne bıleyım,önyargılı gittim yanlarına mahcup olarak döndüm.Kafamda biraz düzeldi havası iyi geldi,bayramı orda gecırdım.İstanbul'a dönünce eskiye nazaran daha iyi bi haldeydim.Aklımdaki laptopu aldım,internete girmeye basladım.
Neden o kadar facebooka girmek istedim? Onu orada bulabılecek mıydım?Telefonu bende vardı istesem zaten arardım sorardım,ama hani onun girdiği ama bana tuuuu kakaaaa dediği facebook neydi?Asla resmini koymadığı,gizemli adam hali,onun girebileceği ama bana yasak olan! kötü olan facebook neydi ve onu nasıl bulacaktım?O zamanlar onu aradım aradım bulamadım.Kımlerı buldumda onu bulamadım.
Sonra o beni buldu facebookta..Yıllar sonra..

Mübarek sevgililer gününde facebooka üye olan biricit için facebook acaba bir dönüm noktası mı olacak?

resimler alıntıdır.

2012 dileklerim ve MİMlerim


İlk kez mimlenmemin heyecanı ile yazıyorum şu anda :)
Mim Konusu: Yeni yıldan istediğimiz 12 şeyi,sınırsız bir seçim hakkına sahip olarak yazıyoruz ve mimi 12 kişiye yolluyoruz.
Yeni yıldan dileklerim:
1-Sağlık ; anneme,ananeme,tüm aileme ve kendimede akıl,ruh ve beden sağlığı diliyorum,Saadet teyzemin yoğun bakımdan çıkmasını istiyorum.
2-Damat ; kendim için değil,annem artık bir damadının olmasını istiyor Allah'ım bir adet damat acil,tercihen 180-185 boylarında balık etli,az bişey düzgün bi tipi olsun,mümkünse biscolata erkeği gibi olsun, ama en önemlisi adam gibi olmasın ADAM olsun,beni çok sevsin ve mutlu etsin,üzmesin asla aldatmasın.
3-Kariyer; bende yükseklik korkusu yok,ilerleyeyim,iyi bir yerlerde olayım.
4-Kilolarımdan kurtulayım; yiyip yiyip kilo almıyım,bu sene fazla kilolarım gitsin artık.
5-Para; şimdi kilo verince lazım olacak,yeni yeni elbiseler almam lazım.
6-Bridgette Jones'un Günlüğünün 3. devam filminin bir an önce yapılıp,sinemaya gelmesini ve keyifle izlemeyi istiyorum.

7-Araba; Bir arabam olsun istiyorum,minik olsun benim olsun.
8-Elif Şafak'ın kitaplarının hepsini okumak istiyorum.
9- Sinemaya,tiyatroya daha sık gitmek istiyorum bu yıl.(doğru düzgün korku,gerilim filmleri istiyorum,hatta bütün sinemalar sadece korku-gerilim filmi göstersinler)

10-Garfield Oyuncak bulmak istiyorum,bir sene önce bir yerde buldum onu aldım,ama yine almak istiyorum,İstanbul'da hiçbir yerde yok,internetten almıcam ama inat değil mi mağazadan alıcam,bu sene bulayım GARFİELDİMİİ!
11-Negatif insanların,dost gibi görünüpte arkadan iş çeviren insanların bu yıl,öbür yıl ve bütün ömrüm boyunca benden uzak olmalarını istiyorum.
12-MUTLU olmak istiyorum :)


Herkese sevgiler umarım herkesin gönlünden geçen dilekleri gerçek olur 2012de,şu 2011 de bi an önce gitsin artık ne kadar uzadı bu yıl bitsede kurtulsak..

Biricit Noel Babayla buluşmaya gitti.

resimler alıntıdır.

15 Aralık 2011 Perşembe

yılbaşı ağacı

yılbaşı ağacımı tek dilekle süsledim bu sene,
bu sene içinde evlenip muratlarına eren arkadaslarımın nikah şekerlerini astım ağaca,pozitif enerji yayıyorum şu anda,beyaz çiçek benim gelin çiçeğim,sevgili sayın bitanecik kayınvalidemi unutmadım,başımın tacı olduğu için kaynanacığımıda en tepeye koydum :)))

Facebook Faydalıdır


Herkesin sosyalleşmek için kullandığı facebook çok faydalı bir paylaşım sitesidir.
Yararlarını şöyle sayabilirim:
1-Sevgili edinebilirsiniz : Okul arkadaşlarınızdan,eski iş arkadaşlarınızdan,yeni iş arkadaşlarınızdan,hatta komşunuzdan ve bu saydığım insanların arkadaş listesindekilerindeki kişilerden sevgili edinebilirsiniz.Nasıl oluyor öyle şey demeyin,gerçektende oluyor,insanlar yüzyüze konusamadıkları şeyleri,yazarak daha rahat anlatabiliyorlar.Sanal ortam insanları dahada cesaretlendirebiliyor.
2-İş arkadaşlarınızı tanıyabilirsiniz: Dışardan karizmatik görünen insanların ne kadar mal olduklarını görebilirsiniz.Koskoca insanların hatta yöneticilerin bile citywille,farmwille oynadığına,saçma sapan videoları paylaştığına şahit olup şaşırabilirsiniz.Yada normalde hadi canım böyle birisi değildi dediğiniz insanları,daha farklı açılardan görüp tanıyıp,sevip,bağlantılarını beğenir bir halde bulabilirsiniz kendinizi.
3-Görmek isteyipte göremediğiniz akrabalarınızı bulmak yada tam tersi: Hayatınız boyunca görüşmediğiniz,sevmediğiniz akrabalarınızla facebookta canciğer kuzu sarması olabilirsiniz,yada ilişki durumunuzu,sevgilinizle olan fotoğraflarınızı vb. bilgilerinizi engelleyeceğiniz insanların başlarında gelirler.
4-Oyun Oynamak: Farmwille,citywille,okey,teksas pokeri oynayarak arkadaşlarınızla çocukluğunuza geri dönebilir,canınızın sıkıntısını giderebilirsiniz.
5-Uygulamalarla kendini geliştirmek: Bu yazdığıma kendimde inanamadım..Adınızı renkli harflerle yazma uygulaması,Bir sinema filmi olsaydınız hangi film olurdunuz uygulaması,kahve falı uygulaması,burçlar uygulaması,profılıne nazar boncuğu ekle uygulaması,ne kadar akıllısınız uygulaması,ne kadar psıkopatsınız uygulaması,bu uygulamalar sizi çok geliştirir! Hatta sadece kendinizi geliştirmekle kalmayın,arkadaşlarınızada bu uygulamaları gönderin,çileden çıkarın onları..
6-Eski dostlarınızı,eski düşmanlarınızı bulup onlarla hasret giderme: Dostlarınızı bulup hemen görüşmek istersiniz,etkinlikler yaparsınız mesela hiçbiri gelmek istemez.Eski düşmanlarınızın paylastığı şeylere laf sokucu yorumlar yapıp,kendinizi rahatlatabilirsiniz.
7-Eski sevgililere,eski sevgililerin yeni sevgilisine,yeni sevgilinin eski sevgililerine,yeni sevgilinin ne yaptığına bakılır: Gelmiş geçmiş bütün sevgililerinizi facebookta bulup şu anda ne alemdeler görebilirsiniz,evlenmiş mi,çocuğu mu olmuş,sevgilisinden mi ayrılmış,yeni sevgilisi nasıl birisi,profil resmini değiştirdiğinde acaba nerde çektirmiş fotoğrafı bunları görebilirsiniz.
Yeni sevgiliniz şu anda ne yapıyor,wcde mi yemek mi yedi? görebilirsiniz.Kimin bağlantısına yorum yapmış,iletisinde birşey yazıyor mu,sayfasındaki paylaşımlarına yorum yazan kızlar var mı?Resimlerine yorumlar yapılmış mı?Diye bakarak yeni kavgalar çıkarabilir,ruhen rahatlayabilir,psikolojik açıdan kendinizi kötü veya iyi hissedebilirsiniz.
8-Sevgilinizin aldatma potansiyelini öğrenebilirsiniz: Sahte bir hesap açılır,güzel bir kadın resmi eklenir,birkaç tanınmayan insan eklenir.Sevgilinizde eklenir muhtemelende kabul eder.Bende eski sevgilime yapmıstım,kafamda soru ısaretlerı vardı,ılıskımızı facebooktan yazmıyordu,beraber fotoğraf cektırmemızı ıstemıyordu.Bir kız arkadasımla beraber yaptık bu deneme olayını.Ben kıza soyluyordum,oda aynısını ona yazıyordu,cevabınıda bana soyluyordu.Sohbet etmeye basladık,sevgilisi olmadığını söyledi sahte facebooktakı kıza.Oysa bız ıkıbucuk aydır sevgılıydık,bana 3.bulusmamızda yuzuk takalım dedı,bir ayın sonunda kız kardesı ıle tanıstırdı(kız kardesı evlı ve bebeklı)Cok ıyıde anlastık kardesıyle.Sahte facebooktan onun bağlantısına yorum yazdık,bende kendı facebookumdan bırsey yazdım,derken bız kavga edıyormus havası meydana getırdık.Sahte facebooktan ' o kız kim senin sevgilin mi sana karısıyor' yazdık,oda cevap olarak ' o bıraz rahatsız kendını benım sevgılım sanıyor' yazdı.
Artık sinirimden çıldırmak üzereydim,hemen onu aradım ve tartısmaya basladım.Ben senin olduğunu biliyordum zaten dedı.Neyse dedim yine affettim,güzel sözlerine inanıp.Annem ananem onu bılıyorlardı,ananemi karsılamaya havaalanına gidecektik beraber ısı cıktı gelmedı,sonra onun benı kızkardesıyle tanıstırması gıbı bende aılemle tanısmasını ıstedım ama sureklı bahane buldu,dedım bunda bıseyler var,alıp karsıma konusmak ıcın taksımde bulustuk,ıctık ıctık ıyıce sarhos oldu ve basladı anlatmaya beni sevdiğini ama eski sevgilisini unutamadığını,kolundaki dövmenin anlamı için güzel bi söz demişti(japonca çince bir dövme),ama onunda sevgilisinin adı olduğunu,sol kolunda olmasının hep uyurken sol koluna uzanması ve kalbininde solda olduğunu falan anlattı..Ben ayrıldım ondan..
Ama kızkardesı ıle kanka olmustuk,sürekli görüşmek istiyordu kız benımle benı cok sevmıstı,annesınede anlatmıs benı tanımak ıstıyormus,ıyı ınsanlardı,annesıyle tanısıp bana aldığı hedıyelerı goremesem bıle ıyı ınsanlar olduklarını bılıyorum..Kız kardesını gorduğumde konustuğumda o aklıma gelıyordu,ona bunu anlattım,abini unutmalıyım ama seninle irtibatta olunca o geliyor aklıma oda anlayısla karsıladı,onuda hayatımdan cıkardım.Bu sefer sevgılım duzeldığını,tedavı gorduğunu farklı bırı olduğunu barısmak ıstedığını ama aılelerımızın bılmemesını baskı altına gırdığını soyledı,tekrar barıstık.Ama yıne aynı seyler dengesızlıkler devam edıyordu,kolundakı dovmeyı gorunce sınır oluyordum,yıne ayrıldım ondan.. Derken aradan bırkac ay gectı,baska bırı vardı hayatımda bu sefer tekrar barısmak ıstedı,bende benı unutamıyor sanmıstım,ama sonra benden borc ıstedı,kredı kartlarını odeyecekmıs,kendımı hıc bu kadar embesıl ve şapşal hıssetmemıstım..Hayır dedım tabııkı..ama ona hissettiklerimi kelimelerle anlatamam...

Neyse facebooka gireyimde biraz sosyalleşeyim ben en iyisi..Facebook faydalıdır..

Acaba Mark Zuckenberg bekar mıydı,bi bakıyım facebooktan diye düşünen Biricit,facebooka bakmaya gitti.

resimler alıntıdır.

Fazla Merak

Bugün (14 Aralık) bir arkadaşımın doğumgünüydü,eski bir iş arkadaşım.Facebooktan duvarına 'mutlu yıllar heheh yaşlandın'yazayımda doğumgününü kutlayayım dedim.Arama yerine yazınca adını,ilk olarak o değilde eski sevgilim çıktı(zamanında ne kadar çok sıklıkla adını yazıp bakmışımki,direk H.2Q yazınca o çıktı) aa bi baktım adı soyadı tamamda,profil resminde bir kızla resmi var,arkadasımın doğumgününü falan sonra kutlarım diye o şok içinde hemen onun facebookuna baktım.Kim acaba o resimdeki diye,ama resimdeki kızın barbie bebekten farkı 
yoktu yemin ederimki varya kesinlikle manken olmalı.Sarışın ve harika bi vücuda sahip bir barbie bebekti.Ama eski sevgilim acayip tipsiz yani öyle böyle değil,o zamanlar çıkarken arkadaşlarımla tanıstırma imkanım olmamıştı dört sene önce,gerçi kısada sürmüştü bir buçuk ay kadardı,fotoğrafını kim görse nerden buldun bu kıroyu nasıl bi tipsiz sana yakısıyor mu diyordu,bense tip benim için önemsiz daha iyi kadın değeri bilir kimseye bakmaz, aldatmaz,sadık olur demiştim,ama ayrıldıktan iki hafta sonra,ben hala onun için ağlarken o, baska birini bulup o zamanda resmını koymustu o zaman  bir albümde koymustu,su anda ise profil resmi yapmıs ve ilişkileride var yazıyor.Öbür kızda sarısındı yoksa aynı kız mı?Şok oldum resmen,o kadar güzellikteki bir kız nasıl ona bakardıki?Tamam çocuk mühendis,maddi durumuda oldukça iyide,para için mi yani anlamadım valla.. Hem en son taaa bikaç ay evvel facebooktan mesajlaşmıştık o zamanlar niye evlenmiyosun diye sorduğumda evlenmicem ben bir ilişki istemiyorum demişti,peki şimdi bunun kafasına Doğuş'un saksısı mı düştü?
Asıl bana ne oluyosa,ne merak ediyorsun bakıyorsun sana ne sana ne?İster mutlu olsun,ister evlensin sana ne yani?Heh gördünde ne oldu,eski sevgililerinden birinin daha ilişkisi olduğunu öğrendin her zamanki gibi.Çünkü ben nasıl biriysem,benden kim ayrıldıysa,kim ben evlenmeyi düşünmüyorum dediyse evlendi,diğerlerininde sevgilisi var.

50sinde olan Barbie bebek bile evlendi,hatta bebek bile doğurdu,ben hala bekarım diyen biricit facebookunu tamamen kapatmayı düşünüyor.

resimler alıntıdır.

13 Aralık 2011 Salı

Masal

Gökten Üç Elma Düştü,
Üçünüde Ben Yedim,
Yine Düşsün,Yine Yerim..

Belkide bazı masallar böyle mi bitmeli acaba?

Yazıyı yazan biricit bir masalın içinde olsaydım kesin o masaldada evde kalırdım diyerek,yedicücelerin yanına gitti..
resimler alıntıdır.

Gurbet (dikkat hüzün içerir)


Doğduğu,büyüdüğü toprakları terkedip,İstanbul'a gelmişti.Yavuklusunu köyünde bırakmıştı ve kına kokan anasını.Çalışması o başlık parasını toplayıp,aşkına kavuşması gerekliydi.Mecburdu iş ortamı yoktuki,sevdiceğinin babasının istediği başlık parasını nasıl toplayacaktı ki?Mecburdu büyükşehre gelip,çalışıp o parayı kazanmaya.Sonra evlenecekti,bembeyaz gelinlikle görecekti,uğrunda öleceği kadını,canını bile vermeye hazırdı onun için.
İstanbul'a gelince akrabasını buldu,yanına yerleşti,onun gibi bir inşaata girip çalışmaya başladı.Akşamları sevdiceğine mektuplar yazıyor,ondan gelecek cevapları heyecanla bekliyordu.Bir yıl boyunca mektuplaştılar,'seni seviyorum'la biten mektuplar,onun tek tesellisi oluyordu koca İstanbul'da.Anasıylada mektuplasıyordu,mektupları muhtara gönderiyordu,yaşlı kadıncağız okumayı dahi bilmiyorduki,oğlundan gelen mektupları muhtar ona okuduğu zaman sevinçten ağlıyordu kadıncağız.İki seneye yaklaşmıştı artık İstanbul'da,inşaattada usta olunca,aldığı yevmiyeler yerini okkalı bir maaşa bırakmıştı.Çok az bir miktar kalmıştı başlık parasını tamamlayıp,sevdiği kadına kavuşmasına.İstanbul'a alışmıştı sanki,hem işini iyi yapıyordu,İstanbul'un tek sevmediği şeyi sevdiklerinin yanında olmamasıydı.Belkide diyordu onları köye gidip alır getiririm burada mutluca yaşarız.Derken havalar soğumaya,İstanbul sert yüzünü kışının soğukluğunu gösterdi.
Kar yağıyordu dışarıda.Derken sevdiğinden mektuplar gelmemeye başladı,anasına yazıyor ondan belki cevap alırım diye ümitleniyordu.Sevdiği kadın son mektubunu ' seni seviyorum,bana kızma söz ver,hakkını helal et.' diye bitirmişti.O buna bir anlam verememişti ama mektubuna cevapta alamayınca iyice kafası karışmıştı.Dışarıdaki soğuk değilde,yarinden gelmeyen mektup içini,kalbini üşütmeye yetmişti.Başlık parasını sonunda tamamlamıştı,köyünde güzel bir düğün yapıp sevdiğinide,anasınıda alıp İstanbul'a getirecekti.
Köye gittiğinde,birbuçuk aydır haber alamadığı yavuklusunun yanına gitti ilk,ona aldığı gelinliği verecekti.Evlerinin önünde önce kızın annesini gördü,ne kadarda yaşlı ve üzülmüş bir haldeydi.Ne olabilirdiki?Sevdiceğinin kardeşini gördü,saklandığı ağacın arkasından 'fatma' diye fısıldadı yavaşça.Fatma kendisine seslenildiğini anladı,annesi eve girince,onun yanına geldi.
-İnanamıyorum abi geldin demek..
-Geldim tabii.ablan nerede hemen çağırıver çok güzel haberlerle geldim,birbuçuk aydır mektup yazmadı ablan bana,hemen çağır hemen görmeliyim onu..
-Abi..ablam..
-Ne oldu?Birşey mi oldu yoksa..
-Ablam öldü.
Sevdiceğinin öldüğünü duyduğunda,duyduğuna inanamadı yanlış mı duydum diye düşünürken,küçük kız anlatmaya devam ediyordu.Sen gidince ablam hep seni düşündü,sana mektuplar yazdı her gece aşkından,hasretinden seni sayıkladı,ağladı durdu.Çok seviyordu seni.Babam iki ay önce onu karşı köyün ağasıyla evlendireceğini söyledi,düğün gecelerinde ise kendini öldürdü.O an başından kaynar sular döküldü,genç adam elindeki içinde gelinlik bulunan paketi yere düşürdü..
Aslında hikayenin sonunu,kavuşabilirler diye yapmak isterdim,yada kız başkasıyla evlenmişte olabilirdi.Ama bilmiyorum 'pencereden kar geliyor' şarkısını dinleyince belkide böyle bir hikayesi var diye hissettim..
Aslında 'Gurbet' bir kız ismiydi..

hüzün dolu yazılar yazamayacağını anlayan biricit arkasına bile bakmadan müzik dinlemeye gitti.
resimler alıntıdır.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Yöresel Aşk Yumurtası


Merhabalar,

Bu sefer size çok kolay hazırlayabileceğiniz fakat herkesinde yapamayacağı, bir yemek tarifi yazıyorum.
Ama önceden belirteyim,evde tek başınıza denemeyin.

Yöresel Aşk Yumurtası 
- 2 yumurta ( tek asla olmaz,yalnızlık kötüdür,yumurtanızı yalnız bırakmayın,yanında bir arkadaşı olsun.Arzuya ve kalabalıklığınıza göre ölçüyü artırabilirsiniz.)
-Sıvı yağ veya margarin (heee parayada kıyarım derseniz tereyağı öneririm,iyi gider)
-Tuz ve baharat ( kırmızı pul biber,karabiber,kimyon,kekik benim tercihimdir,arzuya göre istenilen baharatları ekleyin,baharat candır..)
-Bir adet tava (tercihen teflon,yoksada kafaya vurdumu ses çıkaracak cins bişey olsun.)


Tavamıza yağımıza koyuyor,sonrasındada yumurtaları birbirine vurarak kırıyoruz.Tavamıza yumurtaları atıyoruz,yalnız birşey unutmadık mı?

Yemeğimizin içine sevgimizi,aşkımızı katmamız lazım.Eğer içinizde yumurta kırmak için büyük bir heves istek yoksa hiç denemeyin derim,yumurta kırmak özel bir yetenekte ister ayrıca.
Kabukların yemeğin içinde olmaması lazım.Sizin yumurtayı kırarkenki isteğinizi,yemeğinizi yiyecek olan kişilerin,hissetmeleri lazım.Bu işe gönül vermeniz lazım.

Hayattada bu böyledir;bir işe gerçekten gönül vermeden yapılan işlerden kimseye hayır gelmez.Birşeyi istiyorsanızda bir türlü olmuyorsa yeterince gönül vermemişsiniz demektir,şöyle düşünüp; ' ben yapabileceğimin en iyisini yaptım mı,bütün herşeyi yaptım mı' diye kendinizi sorgulamalısınız.Cevabınız evetse,birşeyi çok istiyorsunuz,çok gönül verdiniz ama bir türlü olmuyorsada bu evrenin size 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.O zaman bazı şeyleri zamana bırakmanız gerekir.Umduğunuz şey er yada geç hatta siz ondan vazgeçtiğinizde,onu düşünmediğiniz anda gerçekleşir.
Bu süreçte ise sabretmelisiniz,umutsuzluğa kapılmamalısınız,herşeyin bir çaresi olduğunu unutmamalısınız.

Üniversiteden yakın bir arkadaşım vardı,halende görüşüyoruz.Okuldan mezun olunca zart diye iş bulamadık,iş aradığımız dönemler oldu,iş deneyimlerimiz oldu çeşitli alanlarda.Arkadaşım Türk Hava Yollarında hostes olmayı kafasına takmıştı,hemde ne takma.. Ama farklı bir yerde hostes olmak değil,illede THY olacak o derece.Sınavına girdi,yabancı dil mülakatını bir soru yüzünden kazanamadı.Öyle bir depresyona girmiştiki,kimselerle konuşmuyor,görüşmüyor,kimseyle bağlantısı olmasın diye msnni, facebookunu bile kapamıştı.Aradan birkaç ay geçti,başka bir havayolunda çalışmaya başladı.Sonra hostesliğin kendisine göre bir meslek olmadığını anladı,şu an farklı bir sektörde çalışıyor.O saçmaladığı döneme ise gülüyor, o ben miydim? diye hatırlıyor.

Bir yumurta tarifi yazayım dedim nerelere geldik,en iyisi bi yumurta kırayımda yiyeyim ben.Kalbinizin yöresinden geçen yumurtaları afiyetle yemenizi dilerim.

Yumurta yemeye giden biricitten bakalım haber alınacak mı?
resimler alıntıdır.